Hellespont Turizm

23 Ocak 2016 Cumartesi

BATI KARADENİZ TURU GEZİ NOTLARI



BATI KARADENİZ TURU 
GEZİ NOTLARI

GÖLCÜK GÖLÜ -ABANT GÖLÜ - SAFRANBOLU -AMASRA


Merhabalar ; size her mevsim misafirlere ayrı güzellikler yaşatan Batı Karadeniz bölgesi izlenimlerimizi anlatmaya çalışacağız.

Çanakkale'den yola çıktıktan sonra sabah erken saatlerde ilk durağımız Bolu Gölcük Gölü tabiat parkı.Aladağlar eteğindeki göllerden biri de Gölcük dür.

Bolu merkezden 30 dakikalık bir yolculuk sonrası ,Köknar cinsi çam ormanının ortasında yüzük taşı gibi parıldayan göl bizleri karşılıyor.Doğanın uyanmasına şahitlik ediyor ve tertemiz havayı içimize çekiyoruz. Kartpostallarda gördünüz resimler aslında Gölcük gölüne aittir. Göl etrafında kısa bir yürüyüş ardından Bir sonraki durağımız olan Abant Gölüne doğru hareket ediyoruz.

Her mevsim ayrı bir güzelliğe sahip olan Abant; kışın karlı manzaraları ile beyaz bir cenneti andırırken, yaz aylarında ise yeşil yoğunluğuyla büyüler.Her mevsim kendine özgü güzellikler sunan göl, yüz binlerce ziyaretçisini ağırlar.

Çam, göknar, kayın ağaçları, yabani meyve ağaçları ve çiçekleri, gölün yüzeyini kaplayan nilüferler ile muhteşem bir doğal güzelliği sunan Abant gölü ,gün ışıklarıyla selamlıyor bizleri.Temiz hava,Muhteşem doğa ve manzara eşliğinde göl kenarındaki restoranda köy kahvaltımızı alıyoruz. Mutlu bir kahvaltı sonrası şömine başında kahvelerimizi yudumlayabilir ya da göl kenarında yürüyüş yapıp ,resim çekebilirsiniz.

Abant'tan ayrılmak istemiyoruz ama bize ayrılan sürenin sonuna geldik,şimdi ilk istikamet Safranbolu.Yaklaşık 2. saatlik bir yolculuk sonrasında Safranbolu'ya ulaşacağız.


Yüzyıllardır korunan tarihi doku ve eşsiz mimari…
Tarih boyunca pek çok medeniyete kucak açan Safranbolu, bugün UNESCO Dünya Mirası listesinde yer alan bir sit alanı ve müze kent… Hititlere, Bizans’a, Selçuklu’ya, Candaroğulları ve Osmanlılara ev sahipliği yapan kent, İstanbul ve Sinop arasındaki kervan yolunda önemli bir konaklama merkezi olarak 18’inci yüzyılda en parlak dönemini yaşamış.

Safranbolu'da ilk durağımız Yörük Köyü.750 yıllık köyün dar sokaklarından yürürken köy ve tarihi evler hakkında bilgi alıyoruz, ardından Sipahioğlu konağını ziyaret ediyoruz.Konak hakkında bilgiyi konağın sahibi olan tatlı mı tatlı Filiz teyzemizden alıyoruz.Aşağıdaki videoda Filzi teyzenin anlatım örneğini görebilirsiniz :))


Ünlü modacı Cemil İpekçi'nin de ailesinin kökenlerinin yörük köyüne dayandığını da belirtmek isteriz.Yörük köyünden ayrılıyoruz ve diğer noktamız müthiş Safranbolu manzarası sunan Hıdırlık Tepesi.Bol bol fotoğraf çekmeyi unutmayın.
Hıdırlık tepesinde bir yandan eşsiz manzaranın seyrine dalarken diğer yandan da rehberimizin anlatımlarını dinliyoruz.Serbest zaman ardından Safranbolu'nun kalbine inmeye başlıyoruz.Tarih kokan,dar ve eski sokaklarından yavaş yavaş merkeze doğru yol alıyoruz.Bir sonraki durağımız Kaymakamlar Konağı.Kaymakamlar Evi 18 ve 19.yüzyıl Türk toplumunun geçmişini, kültürünü ve yaşama biçimi ile teknolojisini  yansıtan Safranbolu Evleri arasında önemli bir örnektir.Kaymakamlar konağını ve her odada oluşturulan yaşam örneklerini merakla inceliyoruz.


Kaymakamlar konağı gezimiz ardından yolumuza devam ediyoruz.Şimdiki durağımız eski çarşı.İzzet paşa camiinin avlusundan geçerek tarihi demirciler ve bakırcılar çarşısına varıyoruz.Tabi ki bu arada Akçasu kanyonunun manzarasını da kaçırmıyoruz.Çarşının tarihi sokaklarında yürüyerek devam ediyoruz.Yemeniciler arastası,Köprülü Mehmet Paşa camii ve güneş saatini de gördükten sonra tarihi cinci han ve hamamı hakkında bilgi alıyoruz rehberimizden. Eeeee Safranbolu'ya gelinir de lokumsuz olurmu hiç.Lokum imalatı hakkında slayt gösterisini izliyoruz ve alış veriş yapıyoruz.Şimdi Safranbolu'yla sizi baş başa bırakalım biraz dimi. Serbest zaman veriyoruz tarihi çarşıda.Buluşma noktamız Cinci Hamam yanı :))






Serbest zamanın ardından otelimize geçiyoruz ve akşam yemeğimizi alıyoruz otelimizde.Artık dinlenme vakti.

Gezimizin ikinci günü  sabah otelden aldığımız kahvaltı ile başlıyor.Tarih kokan kenti artık ardımızda bırakma vakti.Ayrılmak istemiyoruz lakin ilk durağımız yine sizlere görsel bir şölen sunacak.Tokatlı kanyonu ve üzerine kurulmuş Cam seyir terasına doğru hareket ediyoruz.

2013 YılındaTokatlı Kanyonu üzerine yapılan bu yapı Kanyona paralel olması özelliği ile Dünya'da ikinci sıradadır. 100 metre ilerisinde bulunan tarihi İncekaya Su Kemeri görülmeye değer yerlerdendir.Aşadaki videoda kanyonun ve cam terasının muhteşem manzarasını izleyebilirsiniz.


Artık Safranbolu'dan ayrılıyoruz.ve Amasra'ya doğru yola koyuluyoruz.Safranbolu‘dan yola çıkıp yaklaşık 1 saat süren bir yolculuğun ardından Amasra’ya varıyoruz. Sırf Safranbolu ve Amasra arasındaki yolun güzelliği için bile gidilir Amasra’ya. Çınar ağaçlarının koridor oluşturduğu meşhur “Aşıklar Yolu” bitsin istemediğim yollardan. Sonbaharın cayır cayır yanan, alev renkleri de yolculuğu ayrıca güzelleştirdi hiç şüphesiz.
Batı Karadeniz‘de yer alan Amasra, Bartın‘a bağlı bir liman kenti. Bakmayın ufacık tefecik olduğuna, 1942 yılında Türkiye’nin ilk turizm beldesi olma özelliğini taşıyor. Dönemin ünlü siyasetçilerinin ve sanatçılarının vazgeçilmez yazlığıymış. İsmet İnönü’den, Zeki Müren’e kadar kimler gelip gitmezmiş Amasra’ya....


Amasra'da ilk durağımız Bakacak Tepesi.Enfes bir manzara. Fatih Sultan Mehmet’in dediği ve hayret ettiği kadar var. ”Lala Lala Çaşm-i Cihan Buramı Ola!”(Dünya'nın gözü bu mu ola ! ) 
13. yüzyılda Cenevizliler tarafından ele geçirilen Amasra'ya Fatih Sultan Mehmet 1460 yılı Ekim ayında bir sefer düzenler. Şehre hakim bir tepeye geldiğinde hayranlığını belli eden meşhur sözü eder:« Lala, lala!, çeşm-i cihan bu m'ola" ve kaleye haber gönderir: "Bu kadar güzel bir yere zarar vererek almak istemem kalenin anahtarını bana getiriniz. »
Bunun üzerine kale komutanı anahtarı Fatih'in bulunduğu tepeye getirir ve şehir savaşmadan zapdedilmiş olur.
Muhteşem Amasra manzarasını seyredip fotoğrafladıktan sonra Amasra merkeze iniyoruz.

Merkeze inmemiz ardında otobüsümüzden iniyoruz ve deniz kenarından yürüyerek bu şirin kenti keşfetmeye başlıyoruz.Karşımıza ilk olarak genç yaşta aramızdan ayrılan ünlü şarkıcı Barış Akarsu heykeli karşılıyor.Bildiğiniz üzere Barış Akarsu Amasralı idi.Yolumuza devam ediyoruz.Biraz zorlu bir yürüyüş rotası bizi bekliyoruz.Kemere köprüsüne geliyoruz.
Roma Dönemi’nde yapılan Kemere Köprüsü Sormagir ve Boztepe -Zindan kalelerini birbirine bağlamaktadır.Rehberimizden köprü hakkında bilgi aldıktan sonra dik bir yokuş bizi bekliyor.Bu yokuş sonunda ağlayan ağacın hikayesini dinliyor,deniz fenerini görüyor ve tavşan adasını fotoğraflıyoruz.




Molamız ardından gezimize devam ediyoruz.Zindan ve Sormagir kaleleri hakkında bilgi aldıktan sona eskiden klise olarak kullanılan Fatih Camine varıyoruz.Amasra Kalesi içinde 9.yy.da yapılmış bir Bizans Kilisesidir. 1460 yılında Amasra'nın fethi sırasında Fatih Sultan Mehmet tarafından camiye dönüştürülmüştür. Dönemin tüm yapı özelliklerini taşımaktadır.Fatih Sultan Mehmet bu camide hutbe verirken kılıcını çekip hutbe vermiştir ve bu gelenek cuma ve bayram namazlarında halen daha devam etmektedir.Ardından yolumuza devam ediyoruz ve Amasra limanına varıyoruz.


Limanda meşhur Amasra salatası eşliğinde balık yiyebilirsiniz. Çeşm-i Cihan balık restoranı önerebiliriz size.Yemek molamız ardından Amasra nın ünlü tel kırma çarşısında alış verişe koyuluyoruz.
Molamız ardından bu şirin kasabadan ayrılmak vakti geliyor.Otobüsümüze biniyoruz ve bastonları ile ünlü Devrek'e doğru yol alıyoruz.Bartın-Çaycuma güzergahını takip ederek,Yaklaşık 1 saatlik yolculuğumuz ardından şirin bir yerleşim yeri olan Devrek'e varıyoruz.Bastoncular çarşısında Baston imalatı ile ilgili bilgi aldıktan sonra bastonları incelemeye başlıyoruz.Her biri el emeği göz nuru ürünlerden dileyen misafirlerimiz hediye alabilirler.Bu arada söylemeden geçmeyelim, 'Baston hediye etmek , uzun ömür dilemenin başka bir yoludur ' .


Devrek'ten ayrılıyoruz ve Bolu'ya doğru yolumuza devam ediyoruz.İndirimli outlet alış veriş merkezi olan Highway outlet de alış veriş ve akşam yemeği için serbest zaman veriyoruz.

Serbest zamanın ardından artık eve dönme vakti.Bolu-İzmit-Yalova-Bursa üzerinden dönüş yolculuğumuza geçiyoruz ve gece saatlerinden Çanakkale'ye varmış oluyoruz.

Bir sonraki gezide görüşmek dileğiyle ..... :))


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder